ANI│MUSTAFA KADİR ATASOY*

30 Kasım -0001 Pazartesi

ARADIĞIMIZ BÜTÜN ANAHTARLAR

 

1989 yılında Adapazarı'nda, Özel Sakarya Lisesi'nde okuyoruz. 99, 2009, 19... Tam otuz yıl olmuş... Ortaokul öncesi İngilizce hazırlık sınıfındayız. Okulun fiziki şartları iyi, okulda o zamana göre gelişmiş bir teknoloji var. İngilizce dizi izlediğimiz bir video dersimiz var. IO isimli bir kız uzaydan gelmiş, dünyadaki üç anahtarı arıyormuş falan...
 

Okul kütüphanesini de bu gelişmişliğe örnek verebiliriz. Kütüphane bir harika... Kanadalı edebiyat eleştirmeni Northrop Frye da "insanın teknoloji alanında icat ettiği en etkili aygıt kitaptır" diyor.


Buradan her hafta dört roman veya hikaye kitabı alıp okuyorum. Dönem sonu törenindeyiz, adımı anons ediyorlar. Okulda kütüphaneden en fazla faydalanan öğrenciymişim. Stevenson'un Define Adası'nı hediye ediyorlar. Yahu, onu zaten okumuştum ben...


Sonra özel okuldan ayrılıp devlet okuluna geçiyorum. Fiziki şartlar kötü... Bocalıyorum, düzenli okuma alışkanlığımı bir süre kaybediyorum.


H.G. Wells'in zaman makinesiyle bugünlere geri gelelim. Kızım devlet okulunda ikinci sınıfa devam ediyor. Ankara'nın iyi bir okulu gerçi ama bugün çocukların teneffüste betonun üstünde koşturmalarına takılıyorum. Vurgu şurada, okulların sahip olduğu şartlar çocukları çok etkiliyor. Önce, okul kütüphaneleri çocukları cezbetmeli, her şey yeni bir kitap medeniyeti kurmamıza bağlı...


Erem Şentürk Yenibosna'da ağacın gölgesinde dinlenen bir ihtiyarın kalkarken ağaçtan helallik istemesi ve elindeki sudan ağaca serpmesinden bahsediyordu. Milletimiz kitaplara da çok hürmet eden bir milletti. Şimdi bu hürmet de yaşlılarda kaldı sadece.


Evet, çok geliştik. Teknolojik aygıtlarımız var. Akıllı buzdolabı, ekmek kızartma makinelerimiz var. Çok iyi bir alet bu... IO da anahtarlardan birini ekmek kızartma makinesinin yardımıyla bulmuştu.


Publilius Syrus şöyle demektedir. "Biz prens olarak doğarız, medenileşmek bizi kurbağaya çevirir". Sonuç olarak yüz binler vıraklayabilir. Ancak okumakla değişecek koskoca bir dünya vardır.

 

Bürokrasi verili şablonlardan ayrılmama ve normalleştirme demektir. Bir gün bir cami yanıyormuş. Hemen itfaiyeci Temel gelmiş, “bağa bir ip getirun” demiş. Bulup getirmişler. Temel minarede mahsur kalan imama ipi atmış sonra da onu yere çekmiş. Tabi imam ölmüş. Sonra gazeteciler gelip soru sormuşlar. Temel niye imamı aşağı çektin demişler. Temel de “geçen kuyuya düşen bir adamı böyle kurtarmıştım” demiş.


Şablonları sorgulamak için tefekkür etmek gerek. Bunun yolu kitap okumaktan geçiyor. Bizi bir yere taşıyacak adamlar kitap okumuyorlar. Yıllardır mülakatlarda öğretmenlere, din adamlarına kitap okuyup okumadıklarını soruyorduk. Geçen yıl hangi kitapları okudunuz? Okumuyorum, vaktim yok diyorlardı.


Okumak için her zaman vakit var. Türkiye’de eğitim alanında gelişme isteniyorsa gençlerin kütüphanelerle ve kitaplarla ilişkisini geliştirmemiz lazım.


Kimisi otobüste, metroda okur. Kimisi de sessiz, sakin yerde okumayı sever. Ama açık söyleyeyim, bizim halk kütüphanelerinde kitap okumak zor iş... Balgat’takine uğramıştım, beş dakika zor dayandım. Çok havasızdı. Halk kütüphanelerinin yeni bir şekle kavuşturulması gerek.

Fransa’nın Grenoble şehrinde, günlük hayatta insanların hikâye okuyarak vakit geçirebilmesi için şehrin birkaç yerine “kâğıda basılı hikâye dağıtma makineleri” konuldu. Bu güzel bir uygulama... Biz de hayata geçirebiliriz.


İlk ve ortaöğretimdeki gençler kitaplarla nasıl yakınlaşacaklar? Haşır neşir olmaları nasıl sağlanacak? Onları kütüphane kuyruğunda bekleterek bunu başaramayız. Mesela onları günlük yazmaya teşvik etmek gerek. Yeteneği müthiş geliştirir ve daha rafine düşünmeyi sağlar.

Rekor kimde bilmiyorum ama Thomas Mann ve John Quincy Adams gibi neredeyse ömürleri boyunca günlük tutan insanlar var. Bu onlar için sıradan bir iş değil, bilinçli olarak günlük tutuyorlar.

 

Kitaplar bizi hedefe kilitler... Okumak oku yaydan çıkarır. Edebiyat da ancak edinmek demek olabilir. Okumalar yaparak olaylar arasında yeni bağlantılar kurabiliriz. Sonra birikimlerimiz bizi üretmeye yöneltir. İnsan ancak böyle gelişir, edinerek ve bağlantı kurarak...

 

*Şair, Yazar, Çevirmen