ANI│ZEYNEP ALİYE*

30 Kasım -0001 Pazartesi

 

UTEF’in 2020 etkinlik duyurusu, dijital ortamda bir kütüphaneye girme yollarını ararken elime geçti. 

Beynimizi, ruhumuzu salgın hastalık endişesi sarmışken uluslararası bir festival duyurusuyla karşılaşmak, bu panik ortamında umutlandırıcıydı. 

Festival programında KÜTÜPHANELER HAFTASI’na yer verileceği ve etkinliklerin de dijital ortamda kitaplıklarla kütüphanelerde gerçekleştirilecek olmasıydı...

 

SIĞINAK


İlk kütüphanem olan Samsun Şehir Kütüphanesi’yle tanıştığımda orta ikinci sınıftaydım. 

Şehrin en işlek caddesinin girişindeydi. 

O gün kapısından içeri adımımı atarken bundan sonraki yaşamımda vazgeçilmezim olacağını elbette bilemezdim. 

O yıllarda yaşlı bir amcaydı kütüphane görevlisi. Sürekli ziyaretim hoşuna gidiyor olmalı, çok içten ve sıcak davranırdı. Bense salona girmemle farklı birine dönüşmüş olurdum zaten; daha güvenli, daha güçlü ve umutlu. 
Kütüphaneci amca okuyabileceğim kitaplarla ilgili tavsiyelerde bulunur, hatta onları getirip önüme koyardı. Çalıkuşu’nu, üç ciltlik Sefiller’i, Suç ve Ceza’yı,Madam Bovary’yi, Karamazof Kardeşler’i ilk kez o kütüphane sıralarında almıştım elime. 
Genellikle tenha olurdu içerisi. Ben ağırbaşlı duruşu olan masif masalardan birine oturur ve kenara yığdığım kitaplardan birini okumaya başlardım. Ne yazık ki güzel zamanlar çok hızla tükenir; duvardaki saat, Sinderella’ya gitme zamanının yaklaştığı uyarısında bulunmakta sabırsız davranırdı. 

O günlerde bir dilek tutma şansı sunulsaydı, sonsuza dek o kütüphanenin büyülü dünyasında kalmak istediğimi söyleyebilirdim. O arada kütüphaneci amca da çantasını toplamaya başlayınca ödünç alacağım kitaplarla kalkıp çıkmak zorunda olduğumu kabullenirdim.  
Sonraki yaşamımda bulunduğum, kentlerde, ilçelerde ziyaret mekanlarımdan olmuştur kütüphaneler. Ancak kitap alıp hemen çıkmaktan asla hoşlanmam. Okumayı orada başlatmam gerekir. Kitap okumak bir serüvene çıkmak gibidir kuşkusuz. Ödünç alınmış kitapsa artı gizemli bir yana sahiptir. Daha önce kaç kez alındığına bakarım, nasıl insanlar tarafından okunduğunu, onlarda nasıl etkiler yarattığını merak ederim. Kıvrılmış bir sahife, altı çizilmiş bir satır, sayfalar arasında unutulmuş bir not, bir kuru çiçek ya da hatta koparılmış bir yaprak çok şey söyler. Ödünç kitaplarımla eve dönerken çoğaldım gibi gelir. Onların her birinde, yazarı kadar olmasa da okuyanlarının da izi, etkisi olduğunu düşünür, heyecanlanırım. 
Şimdi, ‘Kütüphane senin için ne ifade ediyor?’, diye bir soruyla karşılaşsam şaşırır, cevaplamakta zorlanırım, belki de susarım. Öyle ya, benim için daima moral ve huzur kaynağı olmuş, olanaklarını her koşulda cömertçe sunmuş, güçlü olmam için teşvik etmiş, yalnızlık hissettiğimde arkadaşlığını asla esirgememiş, çaresiz kaldığımda avutmuş, gün gelmiş sırrımı paylaşmış, umutlarımı büyütmemi desteklemiş, gelecek hayalleri kurmama katkı sunmuş, sorduğum soruları doğru cevaplamış, yol haritamı çizmeme yardım etmiş, yeri geldiğinde de sırtımı güvenerek yaslayacağım sağlam bir kaya gibi durmuş olan hayattaki en iyi dostlarım için ne söyleyebilirim ki?


Kütüphanemi özlüyorum. Ancak sıkışıp kaldığımız, kütüphanelere gitmenin mümkün olmadığı şu günlerde, onlara dijital ortamda ulaşılmayı kolaylaştıracak yöntemler bulunması gerektiğine inanıyorum. Tabii ki siyasi, ideolojik ayrım yapılmadan Türk ve Dünya Edebiyatından mümkün olduğunca çok yazarla yapıtının yer alacağı bir kütüphane olmalı bu.

 

*Şair, Yazar

Galeri

ZEYNEP ALİYE
ZEYNEP ALİYE
ZEYNEP ALİYE
ZEYNEP ALİYE
ZEYNEP ALİYE
ZEYNEP ALİYE