ÇİN EDEBİYATI │ROMAN │ E. ÂLÂ TÜRKMEN*

10 Nisan 2020 Cuma

Roman, "kişi ya da bir grup insanın başından geçenleri, onların iç ve dış yaşantılarını belli bir kronolojik, mantıksal, duygusal ya da sanatsal ilişkiyi gözeterek öyküleyen uzun kurgusal anlatıma" denir. 

Hikâyeye kıyasla daha uzun ve olaydan ziyade kişi merkezli bir yazı türüdür.

Roman yazarları, okurlarına üslup bakımdan (romantik, realisttik, estetik, izlenimci, dışavurumcu, yeni türleriyle), tarihi romanlarıyla (duygusal ve psikolojik), polisiye romanlarıyla, fantastik romanlarıyla ya da çizgi romanlarıyla hitap ederler.

Roman, edebiyat türleri içinde "tarihine en çok bağlı olanı" olarak gösterilmektedir. 

Öyle ki "insanı, toplumsal ve tarihi yönüyle ele alan ilk sanat türü" olarak tanımlanır.
Düzyazımın yanı sıra nazımla da yazılmaktadır.

Türk Edebiyatında ilk kez Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’dan çevirdiği "Telamak" adlı roman ve çevirisini yapanın bilinmediği Victor Hugo’nun "Sefiller" romanı yayımlanmıştır. Türkçe yazılan ilk Türk roman ise "Şemseddin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat" romanı olmuştur.

Bugün Akçaabat’ta, Çin Romanından bahsedecek; Roman Festivalini, çok farklı etkinliklerle kutlayacaktık. 

Sadece binyıllar önce yaşayan bir romancıya ithaf edilmekle kalmayacak, Çağdaş Çinli romancıları da ağırlayacaktık. 

Niyet etmiştik, 

Çin romanına ilham veren öğeleri sergileyecektik! 


Edebiyat, toplumun ve yaşamın aynasıdır. 

Elimizdeki her kitap, yazıldığı devrin yaşam kültürünü barındırmaktadır. 

Romancı, romanındaki paragrafta anlata anlata bitiremezken anlatmanın özgürlüğünü, 

Şair; şiirinin bir mısraına koca bir mevsimi sığdırabilmenin özgürlüğünü yaşamaktadır.

Edebiyat doğadan, yaşamdan ilham almıştır bir kere; 

Pandemi kültüründen de elbette ilhamını alacaktır! 

Amacımız güncel olaylardan sıyrılıp bin yıllar önceki Çin’e seyahat etmek bugün; 

Evet, tam da bu günlerde!

Bize bu özgürlüğü edebiyat, veriyor işte...

Hele roman! 

Çin iğnesi nakışlarla bezeli kırmızı ipek kumaşla kaplı bir romanın kapağını açtığınızı farz edin...

Her sayfa bir ayna yansıtacak size... 

Binlerce yıldır orada yaşayan kişilerin, gurupların; iç ve dış yaşantılarını, kılık kıyafetlerini, yediklerini içtiklerini, arşınladıkları sokaklarını, kıvrım kıvrım çatılı köşklerini, içine sığdırdıkları odalar dolusu CAO XUEQİN hislerini yansıtacaktır. 


Köşkünün köşesine sığınıp oturmakta CAO XUEQİNin ismi, 

Sadece bir imza olarak kaldı orada şimdi!

Köşklerindeki hisleri ise; 

Dünya mekânlarında görülmeye devam eden 

Binlerce yıllık rüya...

Ah, şu yayılım,

olmasaydı ya... !

O rüya, 

Akçaabat'ın meşhur evlerinde gösterilmeye hazırlanmaktaydı sayfa sayfa...

 

 

AKÇAABAT / 10.04.2020

*UTEF Kurucusu, Yazar

Galeri

Genç Araştırmacı Zeynep Yesir